One Of My Turns
One of My Turns – Krizlerimden Biri
Roger Waters
Günden güne griye dönüşüyor aşk
Ölüm döşeğindeki bir adamın derisi gibi
Geceden geceye,
Her şey yolundaymış gibi davranıyoruz,
Fakat ben gitgide yaşlandım,
Ve sen gitgide soğuklaştın
Ve hiçbir şey çok eğlenceli değil artık
Ve hissedebiliyorum
Krizlerimden birinin daha yaklaştığını
Kendimi bir jilet kadar soğuk
Bir sargı bezi kadar sıkı,
Bir cenaze davulu kadar kuru hissediyorum.
Yatak odasına koş,
Soldaki bavulun içinde
En sevdiğim baltamı bulacaksın
O kadar korkmuş görünme
Bu yalnızca geçici bir evre
Yalnızca kötü günlerimden biri
Tv izlemek ister misin?
Ya da çarşafların arasına gömülmek?
Ya da sessiz çevre yoluna dalıp gitmek?
Bir şeyler yemek ister misin?
Uçmayı öğrenmek ister misin?
Beni denerken görmek istermisin?
Aynasızları çağırmak istermisin?
Durmamın zamanı geldimi sence?
Niye kaçıyorsun benden?
Kısaca Anlamı
Evi arayıp karısının bir ilişki yaşayıp kendisini aldattığını öğrenince, Pink bir groupie’yi otel odasına alır ve yaşadığı duygusal bir krizle etrafı dağıtıp kızı kovalar.

Genç groupie’nin Pink’in otel odasının ihtişamı ve eşyalarıyla ilgili yarı teatral yarı şımarık sözlerinin ardından (“What Shall We Do Now?”daki materyalist tuğlaları andıran), Pink muhtemelen karısının aldatması ile bu odasına getirdiği kızla kuramadığı kontağın etkisiyle bir çeşit trans haline girer. (İlginçtir, bu kız Pink dışında kendi sesiyle duyulan tek karakterdir. – Çevirmen notu: Bob Hoskins’in Comfortably Numb’da çok az duyulan sözleri hariç tutulduğunda – Tüm diğer karakterler Pink’in ruhunun eseridir. ) Şarkının sonraki sözleri dehşete kapılan hayran kıza ithaf edilir görünse de asıl olarak şarkının ilk sakin bölümünde Pink’in ruhsal durumu daha çok karısını hedef alır. “Young Lust”ın analizinde de belirttiğimiz gibi grubun kızı (groupie) için söylenen sözler karısına söylenen sözlerin devamıdır ve kadınların sürekli aldatan insanlar olduğuna inanılarak söylenir, bu yüzden hem zihninin derinliklerindeki sözleri hem de eleştirilerini paylaşır. 1979 yılında röportajı yapan Tommy Vance’e verdiği söyleşide Roger Waters, albümün bu aşamasındaki Pink’i “herşeyi olan ama hiçbirşeyi yokmuş gibi yaşayan” biri olarak tanımlar. Pek çok kişinin gıpta edeceği bir şöhret’e, hayranlara, zengin eşyalara, kısacası dünyada yaşayan herkesin arzu edeceği bir zenginliğe sahiptir. Fakat o artık hayatta en önemli şeyin ne olacağını anlamıştır; bu karısıyla gerçekten anlaşabilmiş olmalıydı. Öneminiyse ancak onu kaybettiği zaman anlayabilmişti. Karısını bu duruma yönlendiren şeyin o zamanki hataları olduğunu bilse de öfkesini, sevgi ve hayatın değişkenliğine yani bir çeşit kadere yönlendirir. Hayattaki tüm hayal kırıklıklarına yaptığı gibi, bulabildiği tek çözümü uygulamak, yani kendi duvarına yeni bir tuğla olarak eklemekti. Pink için bu ihanet artık ilişkisinin sonlanması anlamına gelir. İlişkisini “ölen bir adama – dying man”e, diğer hususları (gitgide yaşlanma – growing older ve soğuma – colder) benzetmeleriyle kendisini suçlamaktan kaçınır. Zihninde bu dünyadaki herşeyin sonlanacağı ve zamanla yarardan çok zarar getireceğine inanmışlık vardır artık. Bu bozulma fikirleri “jilet” olarak tasvirlenen ölüm, “damar turnikesi” ile anlatılan uyuşturucu ve “cenaze davuluyla” metaforlanan ölüm imgelemesiyle tanımlanır. Bu son üç mecaz albümün bundan sonraki gidişatını da belirler: “Jilet” Pink’in sadece şarkıda alacağı saldırgan hali değil daha sonra dönüşeceği faşist dönemi için de çok iyi bir benzetmedir. “Turnike – tourniquet” o dönem Pink’in kullandığı uyuşturucular kadar “Comfortably Numb”da da karşılaşacağımız kendisine metamorfoz yaşatan enjeksiyonların teşbihidir. Ve son olarak da duvarın arkasında inzivada yaşayacağı ölüm, “cenaze davulu” olarak tasvir edilir. Pink’in yaşayacağı patlamanın en iyi göstergesi ise turnike ve cenaze davulu gibi iki gergin kavramın kullanılmış olmasıdır. Turnike kola sıkı bir şekilde sarılarak ana damardaki kan akışını engellerken (muhtemelen Pink’in duyularını ve hislerini kapatmasını simgeleyen) davulun yüzeyi ise doğru tınlaması için gergin tutulmalıdır (Pink’in basit kişiliğinin sembolü). Her iki durumda da, gerginlik temasının kullanılması izleyiciye gelecek olanın habercisi olması düşünülmüş olmalıdır: Kırılma Noktası.

Sözlerindeki anlatımın açıklığı sayesinde bu parçanın detaylı açıklamasına fazla bir gerek yoktur. Pink içine kapanık bir şekilde TV izlerken odasına hayran kalan groupie’yi yaşadığı patlama sonucunda odayı tahrip edip kızı kovalarken, kız da bulabildiği yerlere saklanmaya çalışır. Pink’in duygu boşalması halini yansıtan bu şiddet, doğrudan sadece kadına karşı olmayıp başarısının neticesinde edindiği malına mülküne karşı bir saldırı gibidir. Genç kadın farkında olmadan Pink’in “passing phrase – geçiş dönemine” denk gelip bardağı taşırmıştır. Ancak hiddetini çıkarttığı eşyalar yaşadığı içsel ızdırabın sembolik yansımasıdır. Filmin başından beri kendini kaybetmiş şekilde izlemeye başladığı TV nihayetinde kendi davranışlarını da etkilemeye başlamıştır. Gerçekten de televizyon bu krizlerinde onun ilk ve son kurbanı olur.
Ve TVde olan ve daha özelinde bir groupie ile birlikte duş almasını engelleyen, kendini alamadığı TV’deki film nedir? The Wall boyunca kendini tutkuyla izlemekten alamadığı film 1955 yapımı İngiliz savaş filmi the Dam Busters’dır. 2. Dünya Savaşıında geçen gerçek bir hikayeden uyarlanan film Barnes Wallis’in geliştirdiği fırlayan bombalar kullanılarak Almanlara ait barajı yıkıp neticesinde askeri endüstri alanlarını yok etme planı üzerine düzenlenen Chastie operasyonunu anlatır. Pink’in film boyunca 2. dünya savaşı hakkındaki bir filme odaklanması şaşırtıcıdır. Ancak onun “One of My Turns”de kullanımı ise savaş bağlantısının da ötesine geçerek hikaye ile aynı zamanda ironik ve sembolik bağlantıları vardır. Ironik olarak filmde barajları (yada duvarları) yıkmak için çalışan kahramanlar yerine Pink hikayede şu ana kadar kendi savunma sistemini kurmayla ilgilidir. Sembolik olarak ise, filmin kendisi tam da bu noktada Pink’in savunmasını çatlatan, bilinç altı duygularını yıkıp sel gibi sertbest kalmasını sağlayan bir aşamadadır. Ancak kısa vadede bu dönüşün ona savunmasını güçlendirip, tamamen içine kapanmasını sağlayan olumsuz etkileri olacaktır. Ancak filmdeki bu olaylar zincirinin ve Pink’deki duygular onu sarsar ve duvarının daha da yükselmesine neden olur.
Görüntüler Pink’in rahim’i andıran odasının penceresini kırıp TVsini aşağı atmasıyla sonuçlanır. Bazıları bunu dış dünya ile iletişim kurma çabasının son denemesinin sembolü olarak görürler ancak gerçekte delirmişcesine tüm dünyaya en savunmasız haliyle (hatta kesilen damarları sayesinde şiddetli bir kanamayla otel penceresinden tehlikeli bir şekilde sarkarak) duyabilen herkesi tehdit ederek bağırır “Gelecek sefere pislikler”. Son bir bağlantı çabasından çok bu son tuğlalarını oluşturan bir adamın görüntüsüdür. Ancak komik bir şekilde son sahnede yankılanan bu sözlere karşı şehirde kendisine savaş açan bir rock yıldızının bu çığlığından habersiz, son derece sakin, kendi akışında, umarsız hayat devam etmektedir.
20 Haziran 2010 tarihinde The Wall Analizi içinde yayınlandı ve açıklaması, analiz, anlam, one of my turns, İnceleme olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin. Yorum yapın.